İçeriğe geç

Hamursuz Bayramı kimin ?

Hamursuz Bayramı Kimin? Bir İnançtan Öte, İnsanlık Hikâyesi

Bir bahar sabahı, İstanbul’un Balat semtinde eski taş bir binanın önünden geçerken burnuma taze pişmiş matza (hamursuz ekmek) kokusu geldi. O an aklıma şu soru düştü: Hamursuz Bayramı kimin? Bu bayram yalnızca bir dine, bir halka mı ait; yoksa özgürlük, inanç ve hatırlama duygusuyla hepimizin kalbine dokunan evrensel bir hikâye mi anlatıyor?

Hamursuz Bayramı nedir?

Hamursuz Bayramı, İbranice adıyla Pesah (Passover), Yahudi halkının Mısır’daki kölelikten kurtuluşunu simgeleyen sekiz günlük kutsal bir dönemdir. Tevrat’a göre Tanrı, İsrailoğullarını Firavun’un zulmünden kurtarır; aceleyle yola çıktıkları için ekmekleri mayalanmaya fırsat bulmaz ve bu yüzden hamursuz ekmek (matza) yenir. Pesah, özgürlükle acele arasında geçen o anın kutsanmasıdır — “henüz mayalanmamış umutların” bayramı.

Bu dini kökeniyle bakıldığında, Hamursuz Bayramı elbette Yahudi inancına aittir. Ancak tarih, kültür ve insan deneyimi açısından ele alındığında, onun anlattığı şey sadece bir topluluğun değil, her insanın özgürlük arayışının hikâyesidir.

Verilerle: Kimler kutluyor, nasıl kutluyor?

Dünyada yaklaşık 15 milyon Yahudi bulunuyor ve büyük çoğunluğu Pesah’ı kutluyor. İsrail İstatistik Bürosu verilerine göre, İsrail nüfusunun %90’ı Pesah haftasında en az bir geleneksel “Seder” yemeğine katılıyor. ABD’deki Yahudi topluluklarında ise bu oran %70 civarında. İlginç olan şu: son yıllarda Pesah sofralarına Yahudi olmayan dostlar da davet ediliyor — bu da bayramın giderek diyalog ve ortak insanlık temasına evrildiğini gösteriyor.

Türkiye’de, özellikle İstanbul, İzmir ve Edirne gibi kentlerde yaşayan Yahudi toplulukları Hamursuz Bayramı’nı yüzyıllardır kutluyor. 500. Yıl Vakfı’nın verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 14 bin Yahudi vatandaşı bulunuyor ve her yıl bu özel dönem, hem sinagoglarda hem de aile sofralarında coşkuyla yaşatılıyor. Bu kutlamalar, dinî olduğu kadar kültürel bir hafıza töreni niteliği de taşıyor.

Bir özgürlük hikâyesi: Mısır’dan bugüne

Hamursuz Bayramı’nın kalbinde bir insan hikâyesi var: kölelikten özgürlüğe geçiş. Antik Mısır’da başlayan bu yolculuk, aslında her çağda tekrarlanıyor. Bir anne, çocuklarının daha iyi bir hayat kurması için mücadele ederken; bir işçi, emeğinin karşılığını almak için ayağa kalkarken ya da bir toplum, baskıya karşı sesini yükseltirken… Her biri kendi “Mısır”ından çıkıyor. Hamursuz Bayramı, bu anlamda zamanlar ve dinler üstü bir direniş sembolü haline geliyor.

İnsan hikâyeleriyle Pesah’ın bugünü

İsrail’in Hayfa kentinde yaşayan 72 yaşındaki Rivka Levi, her yıl Pesah sofrasına torunlarını oturturken şöyle diyor: “Bizim için bu bayram, sadece geçmişi değil, özgürlüğün sorumluluğunu hatırlamak demek.” Benzer bir şekilde, New York’ta yaşayan genç bir Yahudi aktivist, Pesah’ı iklim krizine karşı farkındalık etkinlikleriyle birleştiriyor: “Kölelik artık zincirlerle değil, tüketimle sürüyor. Biz modern Mısır’dan çıkmaya çalışıyoruz.”

Bu örnekler gösteriyor ki, Hamursuz Bayramı artık sadece tarihsel bir anma değil; özgürlük, eşitlik ve sorumluluk temalarını günümüze taşıyan canlı bir toplumsal pratik haline gelmiş durumda.

Hamursuz Bayramı neden herkesin hikâyesi olabilir?

Çünkü Pesah, temelinde şu mesajı taşır: Hiçbir halk, hiçbir birey, sonsuza dek zincirli kalamaz. Bu mesaj, yalnızca dini değil, etik bir çağrıdır. İnsan onuru, adalet, dayanışma ve inanç, Pesah’ın evrensel değerleridir. Günümüz dünyasında savaşlar, göçler ve ekonomik eşitsizliklerle mücadele eden milyonlar için bu bayram, hâlâ güncel bir anlam taşır.

Belki de bu yüzden bazı Hristiyan topluluklar Pesah döneminde dayanışma yemekleri düzenliyor; bazı Müslüman entelektüeller ise bu hikâyeyi Kur’an’daki Musa kıssasıyla yan yana okuyor. Farklı inançlar arasında köprü kurmak, Hamursuz Bayramı’nın ruhuna en çok yakışan şey olabilir.

Pesah’ın bugünkü yankısı: Kültürel miras ve gelecek

UNESCO verilerine göre, dünya genelinde 40’tan fazla ülke Yahudi mirasını kültürel bir değer olarak koruma altına almış durumda. Hamursuz Bayramı da bu mirasın en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor. Her matza, sadece bir ekmek değil; bir kimlik, bir tarih, bir direniş sembolü. Bugün, genç kuşaklar bu anlamı yeniden keşfediyor — kimisi vegan menülerle, kimisi dijital hikâye anlatımıyla, kimisi de kültürlerarası etkinliklerle.

Birlikte düşünelim

  • Hamursuz Bayramı’nın anlattığı özgürlük hikâyesi, bugünün dünyasında hangi duvarları aşmamıza ilham verebilir?
  • Bir inanç bayramı, farklı kültürler arasında nasıl ortak bir dil yaratabilir?
  • “Kimin bayramı?” sorusunu sormak yerine, “Bu bayram bize ne öğretiyor?” demek daha doğru olabilir mi?

Sonuç: Hepimizin payı olan bir özgürlük sofrası

Hamursuz Bayramı, elbette Yahudi halkının kutsal bir bayramıdır. Ancak taşıdığı özgürlük, umut ve direnç mesajı, insanlığın ortak hikâyesidir. Bu bayram, bir ulusun geçmişini onurlandırırken, diğerlerine de “senin hikâyen de burada” der. Belki de Hamursuz Bayramı’nın asıl sahibi, özgürlük uğruna ayağa kalkan her insandır.

Şimdi size soruyorum: Siz kendi “Mısır”ınızdan çıkmaya hazır mısınız? Ve o yolculuğun ekmeğini, kimlerle paylaşmak istersiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://hiltonbet-giris.com/betexper indirelexbetgiris.orgsplash