İçeriğe geç

Tavada gözleme yapılır mı ?

Tavada Gözleme Yapılır mı? İktidarın, İdeolojinin ve Mutfak Siyasetinin İnce Hamuru

Bir siyaset bilimci olarak, iktidarın her yerde olduğunu bilirim — parlamentoda, okulda, medyada, hatta mutfakta. İnsanlık tarihi bize gösterir ki güç ilişkileri sadece kurumsal yapılarda değil, en gündelik eylemlerimizde bile varlığını sürdürür. Bu bağlamda, basit bir sorunun politik derinliğini sorgulayalım: Tavada gözleme yapılır mı?

İlk bakışta mutfağa ait, hatta sıradan bir soru gibi görünen bu ifade, aslında toplumsal düzenin ve cinsiyet rollerinin derin katmanlarına dokunur. Gözleme, Anadolu mutfağının kadim bir simgesidir; üretkenliğin, dayanışmanın ve emeğin metaforu. Ancak “tavada gözleme yapmak” dediğimizde, bu geleneksel emeğin modern koşullara uyarlanması, yani toplumsal dönüşümün mutfaktaki yansımasıyla karşı karşıya kalırız.

İktidarın Tadı: Mutfakta Kim Söz Sahibi?

Foucault’nun ifadesiyle iktidar her yerde, ama özellikle “bedenin ve alışkanlıkların” şekillendiği alanlarda kendini en çok hissettirir. Mutfak, bu anlamda en sessiz ama en politik mekânlardan biridir. Tavada gözleme yapmak, yalnızca pratik bir tercih değil, gelenekle modernite arasındaki iktidar mücadelesinin sembolüdür.

Eskiden gözleme sac üzerinde, ateşin başında, çoğunlukla kadınların elinde yoğrulurdu. Bu üretim biçimi, kolektif emeğe ve kadın dayanışmasına dayanırdı. Ancak modern kent yaşamı, bu geleneği “tava” gibi daha bireysel, daha hızlı ama daha yalnız bir formata dönüştürdü. Tava, burada modern yaşamın sembolüdür; pratik, ama bir o kadar da izole edici.

Erkek Stratejisi, Kadın Katılımı

Erkekler genellikle siyasal karar süreçlerinde strateji ve güç üzerine düşünürler. Onlar için mesele, “hangi araçla daha verimli bir sonuç elde edilir?” sorusudur. Bu perspektifle bakıldığında, tavada gözleme yapmak, “verimlilik” ve “kontrol” temelli bir iktidar uygulamasıdır. Kısa sürede sonuç verir, zamandan tasarruf sağlar; tıpkı neoliberal politikaların bireyi üretken kılarken yalnızlaştırması gibi.

Kadınlar ise çoğu zaman toplumsal etkileşimi, katılımı ve paylaşımı önceleyen bir perspektiften yaklaşır. Onlar için gözleme, yalnızca bir yemek değil; birlikte yoğurulan hamur, paylaşılan zaman, aktarılmış bir hafızadır. Bu nedenle “tavada gözleme yapılır mı?” sorusu, bir kadının elinde “biz kimiz, birlikte neyi yaşatıyoruz?” sorusuna dönüşür.

Tava burada yalnızca bir pişirme aracı değil, toplumsal etkileşimin ve dayanışmanın biçim değiştirmiş bir formudur. Bu dönüşüm, tıpkı demokrasinin otoriterleşmeye karşı direnci gibi, eskiyle yeninin mücadelesini taşır.

İdeoloji ve Tava Arasındaki İnce Çizgi

Her ideoloji, gündelik yaşamın en küçük detaylarına kadar sızar. Tava bir ideolojidir — hızlı üretim, bireysel başarı ve pratik sonuçlar ideolojisi. Oysa sac, geleneksel dayanışmanın ve ortak emeğin simgesidir. Bu iki araç arasındaki fark, toplumsal dönüşümün yönünü gösterir.

Bugün “tavada gözleme yapmak”, kapitalist üretim ilişkilerinin mutfaktaki izdüşümüdür. Hızla hazırlanır, hemen tüketilir ve paylaşımın yerini bireysel doyum alır. Bu durum, neoliberal vatandaşlığın yeni tanımını da beraberinde getirir: üreten ama paylaşmayan birey.

Oysa demokrasinin özü, paylaşımda saklıdır. Gözleme, bir elin yoğurduğu ama iki elin çevirdiği bir yiyecektir. Onun tavası ya da sacı değil, bir aradalığı önemlidir.

Vatandaşlık, Gözleme ve Katılım

Siyasal anlamda vatandaşlık, yalnızca oy vermek değil; karar alma süreçlerine aktif olarak katılmaktır. Tıpkı gözleme yaparken hamuru yoğurmak, çevirmek ve pişirmekte olduğu gibi. Her bireyin katkısı, sonucun tadını değiştirir.

Bu açıdan “tavada gözleme yapmak” bireysel bir eylem gibi görünse de, kolektif bilinci yeniden canlandırma fırsatı da taşır. Modern insan, bu eylemi hem bireysel yaratıcılığını hem de toplumsal bağlarını yeniden kurmak için bir araç haline getirebilir.

Belki de soru şudur:

Gerçek demokrasi, herkesin elinde bir tava olduğunda mı mümkün olur, yoksa herkes aynı sacın etrafında toplandığında mı?

Sonuç: İktidarın Mutfağında Pişen Gözleme

Tavada gözleme yapılır mı? Elbette yapılır — ama mesele bu değildir. Asıl mesele, hangi ideolojik zeminde, hangi toplumsal değerlerle ve kimin emeğiyle yapıldığıdır. Gözleme, tıpkı siyaset gibi, bir katılım meselesidir.

Her tava, bir mikro iktidar alanıdır; kimin pişirdiği, kimin yediği ve kimin dışarıda kaldığı politik bir tercihtir. Tıpkı devletin, vatandaşın ve toplumun etkileşiminde olduğu gibi.

Peki siz, gözlemenizi hangi tarafta pişiriyorsunuz — sacın kolektif sıcaklığında mı, yoksa tavanın bireysel hızında mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://hiltonbet-giris.com/betexper indirelexbetgiris.orgsplash